1 Temmuz 2010 Perşembe

14 Haziran 2010 Pazartesi

GALOPTÜRK'DE YAYINLANAN ESKİ YAZILAR

KURALLAR, KURUMLAR, İNSANLAR VE OLGULAR ÜZERİNE
9/2/2009
Bu yazıda, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün modern toplumlar için sosyal bir ihtiyaç olarak nitelendirdiği At Yarışları kurallar, kurumlar, insanlar ve olgular perspektifinde değerlendirilmektedir.

Özgür ve sosyalleşmiş bireyin davranışlarının sınırlarını belirleyen yazılı veya geleneksel hükümlerin bütününe “kural” diyebiliriz. Oyun kurallara uygun olarak oynanır. İnsanlar tarafından oluşturulan ve oyunun kurallarını düzenleyen oluşum ise “kurum” dur. “İnsan”, bir taraftan kuralları uygulayan ve uygulatan kurumların canlı ve başat objesi, bir taraftan davranışları bağlı olduğu normatif yapıyla sınırlandırılmış, kurallara tabi olmakla mükellef edilgen bir objedir. Gerçekleşmiş olan her şey ise “olgu” dur.

Kurallar; 6132 sayılı At Yarışları Hakkında Kanun, At Yarışları Tüzüğü, At Yarışları Müşterek Bahisler Tüzüğü, Ganyan Bayiliği Yönetmeliği, Talimatnameler, Genel Hükümler.

1953 tarihli ve 6132 sayılı At Yarışları Hakkında Kanun 1957, 1981, 1988, 1990, 2004, 2006 ve 2008 yıllarında muhtelif düzenlemeler geçirerek bugüne kadar gelmiş ve günümüzde yarışların yapılmasının temel dayanağını oluşturmaktadır.

1955 tarihli At Yarışları Tüzüğü yıllar itibariyle bir çok değişiklikler yapılmış, en son 7/11/2003 tarihli düzenleme ile bugün Kanun detayında yer almayan hususları ayrıntılı olarak açıklayan temel yasal metindir.

At Yarışları Müşterek Bahisler Tüzüğü en genç yasal metindir. 6132 sayılı Kanuna dayanılarak hazırlanan Tüzük 9/2/2005 tarihli ve 25722 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Ganyan Bayiliği Yönetmeliği TJK Yönetim Kurulu’nun 24.11.2007 tarih 23/57 sayılı toplantısında alınan kararla kabul edilerek yürürlüğe girmiştir. 6132 sayılı Kanuna dayanılarak hazırlanan bir metin değildir ve resmi gazetede yayımlanmamıştır.

Kurumlar; Tarım Bakanlığı, Yüksek Komiserler Kurulu, Yarış Komiserler Kurulu, TJK.

Tarım Bakanlığı; Yarış Otoritesidir.
Yüksek Komiserler Kurulu; At Yarışları Tüzüğü uyarınca oluşturulan, Yarış Otoritesinin, at yarışları ile ilgili olarak ilgili Tüzük hükümlerine göre verdiği görev ve yetkileri ifa eden mercidir.

Yarış Komiserler Kurulu; Yarış Otoritesince her hipodrom için At Yarışları Tüzüğüne göre oluşturulan kuruldur.

TJK (Türkiye Jokey Kulübü Derneği At Yetiştiriciliği ve Yarışları İktisadi İşletmesi); 6132 sayılı At Yarışları Hakkında Kanunda adı zikredilmeyen, At Yarışları Tüzüğünde Yarış Müessesesi olarak ifade edilen ve At yarışları hakkındaki 6132 sayılı Kanunun 1 inci, 5 inci ve 6 ncı maddeleri hükümlerine göre yarış yapma yetkisini kullanan teşekküldür. Türkiye Jokey Kulübü, 3 Ekim 1953 tarihinden beri 6132 sayılı Kanunun 5 inci Maddesi'ne uygun olarak ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'ndan aldığı yetkiyle at yarışlarını düzenlemektedir. Öyle ki, bu sözleşmelerin sonuncusu 21 Kasım 1993 tarihinde Bakanlık ile Kulüp arasında 20 yıl süreli olarak yenilenmiştir. Asli üye sayısı 1950'de 24 kişi olan TJK bugün 115 kişiye ulaşmıştır.

İnsanlar; yukarıda bahsi geçen kurumları yönetenler (canlı ve başat objeler) ve yarışseverler (edilgen objeler).

“Sayıların Babası” Pisagora filozof nedir diye sorulduğunda, yaşamla olimpiyat oyunlarını karşılaştırarak şu yanıtı verir: “Oyunlara katılan üç tip insan vardır. Kimileri yarışmak için, kimileri ticaret için, kimileri de gözlem yaparak doyum sağlamak için gelir. Yaşam da böyledir; kimileri şöhretin kölesidir, kimileri zenginlerin para ile satın aldığı kişilerdir, kimileri de yalnızca doğruya ulaşmak isteyenlerdir. İşte filozof, oyunlarda sadece doyum sağlamak amacıyla gözlem yapan kişidir.” der.

Bugüne kadar edilgen objeler olarak kurallar ve kurumlar nezdinde çokta tatmin edilmeyen yarışseverler, at yarışlarını izleyerek, gözlemleyerek, analiz ederek doyum sağlayan kişilerdir. Yarışlardan bu doyumu almak bir yana, yarışsevere reva görülen topyekün belirsizliklerdir.

Olgular; Şu ana kadar yapılmış yarışlar, kazananlar, kaybedenler, değişen pistler, çıkan atlar, yoğun yarış programından dolayı bozulmuş, bataklığa, havuza dönmüş pistler, düşen atlar, ölen jokeyler ve atlar, sakat kalanlar, sakatlananlar, tüm bu olup bitenden mağdur olanlar, oynanan bu oyunu seyredenler.

Olumsuz olgular, kuralları olumluya dönüştürmeyi zorlayıcı bir gücü harekete geçirir. Kuralların, kurumlarca yeniden düzenlenmesi ve yönetenlerin bu noktada ellerinden gelen çabayı sarf etmeleri onların oyunun bir parçası olarak temel sorumluluğudur. Yoksa ne oyun kalır geriye, ne oyuncu, ne de izleyici.

Önümüzdeki günlerde seçim heyecanı yaşanacak olan TJK’de son zamanlarda olumsuz olguları gören ve bunların giderilmesi için çabalayacak bir yönetim kurulunun oluşması umuduyla, sevgi ve dostlukla.

Resneli Niyazi


Bir Saptama ve TJK’da Olması Gereken Mahremiyet Değil, Aleniyet!
17/2/2009
At Yarışları Tüzüğünde yer alan Yarış Müessesesi tanımının 6132 sayılı At Yarışları Kanununun 1 inci, 5 inci ve 6 ncı maddeleri hükümlerine göre yarış yapma yetkisini kullanan teşekkülü ifade ettiğini, 3 Ekim 1953 tarihinden bu yana ilgili Kanun hükümleri uyarınca Yarış Otoritesinin (Tarım ve Köyişleri Bakanlığı) sözleşme ile bu yetkisini TJK’ye (Türkiye Jokey Kulübü Derneği At Yetiştiriciliği ve Yarışları İktisadi İşletmesi) devrettiğini, en son sözleşmenin de 21 Kasım 1993 tarihinde 20 yıl süreli olarak yenilendiğini yazmıştım.

At Yarışları Kanununun 5 inci maddesinde, Türkiye sınırları içerisinde at yarışları düzenlemek, yurt içinde ve yurt dışında düzenlenen yarışlar üzerine yurt içinden ve yurt dışından müşterek bahis kabul etmek yetkisinin at yetiştirme ve ıslahını teşvik amacı ile kurulmuş ve kamu yararına çalıştığı usulen onanmış derneklerden uygun görülecek bir veya bir kaçına ve 30 seneyi geçmemek üzere devredilebileceği hükmü yer almaktadır.

13 Haziran 1988 tarihinde kurulan Safkan İngiliz Atı Yetiştiricileri ve Sahipleri Derneğinin 43 maddelik Tüzüğünün derneğin amaçlarını açıklayan 4 üncü maddesinin (f) bendinde, uluslararası kural, yöntem ve ilkelere uygun olarak Türkiye’de veya yurtdışında at yarışları ve her türlü atlı spor müsabakaları düzenlemek hususu da düzenlenmiştir. Her ne kadar vizyonunda ulaşılmak istenilen hedefler arasında sayılmamış olsa da, Safkan İngiliz Atı Yetiştiricileri ve Sahipleri Derneğinin kamu yararına çalışan dernek olarak, Tarım ve Köy işleri Bakanlığı ve Maliye Bakanlığının görüşü üzerine İçişleri Bakanlığının teklifi ve Bakanlar Kurulu kararıyla tespit edilmesi halinde Yarış Müessesesi olabilirliği mevcuttur.
Bu durumda, Türkiye‘de Safkan İngiliz Atlarının yarıştırılması hususunda TJK dışında bir başka derneğin de Yarış Müessesesi olarak yetkilendirilmesi bu yasal çerçeveye göre mümkün görülmektedir.

115 asli üyesi ile Yarış Müessesesi tekelini elinde bulunduran ve Dernekler Kanunu hükümlerine tabi olan, Türkiye Jokey Kulübü Tüzüğüne (Statüsü) uygun olarak organlarını oluşturan ve faaliyetlerini yürüten TJK’nın ne resmi web sayfasında ne de herhangi başka bir internet sitesinde tüzüğüne rastlayamadım. Tüzüğün; saydamlığın ve aleniyetin bir gereği olarak mutlaka www.tjk.org adresinde yayımlanması ve yarışseverin bilgisine sunulması gerekir.

Ayrıca, misyonu, vizyonu, amaç ve hedefleri bilinemeyen, hesap sorumluluğunu 115 kişilik genel kurula ve yarış otoritesine duyan, faaliyet raporları ile kamuoyuna ve yarış severe hesap vermeyen, faaliyet sonuçlarını saydam bir şekilde web sayfasında dahi açıklamayan ketum, ulaşılamaz bir grubun at yarışlarında ki her olumsuz durumda yarışsever tepkisini alması doğaldır.

Son olarak, Jokey Gürkan H. Oker’in Bursa Osmangazi Hipodromunda yarış esnasında geçirmiş olduğu bir kaza nedeniyle ölümü at yarışlarına gönül veren herkesi üzüntüye boğmuştu. Geçtiğimiz hafta yarış kamuoyunda, başta Gürkan Oker olmak üzere kaybettiğimiz jokeylerin isimlerinin hipodromlara, dersliklere verilmesi hususu gündemi oluşturdu. Bilmediğimiz birçok şey gibi, seçim sürecine girmiş olan TJK’nın bu gündeme katkısının ne olacağını da bilemiyoruz.

Sevgi ve dostlukla…

BİR EFSANEYE NE DERSİNİZ: “INCITATUS”
2/3/2009
TJK olağan genel kuruluna ilişkin izlenimlerini Yarış Dünyası’nda (www.liderform.com.tr’de) aktaran Atahan ZİLCİOĞLU, eski Başkan Yasin Ekinci’nin konuşmasının bir kısmını mealen şöyle yazmıştı:

“Kamuya verilen sözler vardı…
Bu nedenle çok yarış yapmak zorundaydık ve yaptık…
Yanlış olduğunu bile bile yaptık…
Çünkü önce bu sözümüzü tutmamız ve satışlarımızı arttırmamız gerekiyordu…
Yani önce kazanmak zorundaydık…”

Bunlar bana ikibin yıl öncesine dayanan bir efsaneyi anımsattı. Roma İmparatorluğunun, deli, sınır tanımaz, kumar düşkünü, aklına eseni yapan 3 üncü imparatoru CALİGULA, İngiltere ve Galya savaşlarının ekonomik çöküntüsünü gidermek için at yarışları düzenlemeye karar verir. O dönemde yarışlar Yeşil ve Mavi'ler arasında yapılırmış. Yeşil'lerin taraftarı olan Caligula’nın kazanmak için her şeyi yapacağını bilen halk da son kuruşlarını bu bahislerde yeşillere yatırır. Oysa Caligula parayı mavileri temsil eden Selenyus’un atı INCITATUS’a yatırmıştır. İncitatus’un yarışı kazanması ile tüm halkın parası devlet hazinesine geçer ve tam takır olan hazine rahat bir nefes alır. Artık, imparatorluğun yeni idolü INCITATUS’dur. Atın sahibi Selenyus senato’ya konsül (Antik Roma medeniyetinin cumhuriyet ile yönetildiği dönemdeki en üst düzey yöneticileri) olarak atanmayı beklerken imparator bir adım ileri giderek bir yarış atını yani İncitatus’u konsül olarak atar. Bu da yetmez, onu Romanın en güzel kızıyla evlendirmeye kalkar. Rivayet odur ki; 18 seyisin ilgilendiği İncitatus’un, içinde altından bir yemlik bulunan mermer bir ahırda kaldığı, altın yaprakçıklarla karıştırılmış yulafla beslendiği, boynunda mücevherlerle süslü bir gerdanlık tasma taktığı ve Penelope adlı güzeller güzeli bir kısrakla başının bağlandığı söylenir.

Yani demem o ki, MS 12-41 yılları arasında yaşamış bir imparatordan yaklaşık 2000 yıl sonra bugünlerde, yurdumun yarış müessesesi de at yarışlarını kaynak yaratmanın bir yöntemi olarak değerlendirenlere, daha fazla yarış, daha fazla satış sloganı ile değerli katkılarını sunmaktadır.

Ne diyelim; yarışsevere geçmiş olsun, yarışseveri sevenlere de hayırlı işler!

Sevgi ve dostlukla,

Bir öneri: Yeni bir Fair Son, Kafkaslı arayanlar taylarına “İncitatus” ismini vererek başlayabilirler. Bir de bakarsınız tutar…




BENİM TAHMİNCİLERİM

12/3/2009
At yarışlarının ayrılmaz parçalarıdır tahminciler. Şöyle bir dolaşın internet üzerinde at yarışı kokan web sitelerini, sitelerin neredeyse tüm üyeleri tahmincidir, bir tahmini vardır o güne ilişkin ve iddiayla, gururla sunar. Hadi bakalım bugün bendensiniz misali! Onlarsız olmaz… Ben de onlarsız yapamam.

Bir dönem Ekrem Dizdar, Ercan Korkmaz, Coşkun Kasapoğlu’na takıldım; sonra Balarısı Soner, Sadık Akın, Haldun Güneş ve Orhan Uğur’a. Baha Yargı ve Kasım Demir’i unutmayayım, onlar benim hemşerim. TV’de İki Fanatik ve Son Düzlükçüleri ilgiyle izledim, özellikle Engin Özel ile Ömer Morovaoğlu; Hakan Cantınaz ile Engin Doymuş düetlerini ki bu sonuncusu daha sonra Eray Balcı ve Ümit Sadi’nin Engin Doymuş’un yerini almasıyla trioya dönüştü. Ümit Sadi’nin sabah idmanlarında o gün koşacak atlarla zaman zaman karşılaşıyor olması, kafamda soru işareti olan atlar açısından, -acaba Ümit bu atı gördü mü? Son durumu nasıldı merakını uyandırırdı. Uzun bir süre sitesinde ve sporx’de Fırtına Ercan; gazete, bülten ve radyolarda Hakan Demirci, Atahan Zilcioğlu, üstad Hasan Saydam; spiker gözüyle Zadik Gökoğlu, Kement Avcısı Ferdi Akıncı, Adana’dan Hakan Öztürk, İzmir’den Uzun Okan ve Ethem Filizdayılar; son olarak da Ferhat Pusa, Berkay Kurt, Rasim Epli ve İbrahim Sarsılmaz girdi hayatıma. Mesaisi uygun olsa eminim İzmir’den Polis Erkan’da çok yakında bağlanıp tahmin vermeye başlayacak ama sanırım görevi gereği zaman bulamaz diye düşünmekteyim. Hayırlısı ise olsun, ne diyeyim başka…

Ama en son gözdem ne yalan söyleyeyim İbrahim Sarsılmaz. İlk Radyospor’da yayınlanan “Yarış Başlıyor” programına gönderdiği ilginç ve onomastik çözümlemeler içeren mesajlar ile dikkatimi celbetti. Program kaçta başlarsa başlasın ilk mesajı atanın o olmasını çok kıskanırdım. Zaman zaman sabahın köründe mesaj atmak istedim, yerine ulaşmaz diye hep vazgeçtim. Özellikle, ilk bilmem kaç kişiye verilen bir krem için ne zaman davrandıysam telefonuma, bir türlü tabelaya giremedim. Yeni çıkan bir gazetede tahminlerini gördüğümde şaşırmadım, hatta fotoğraflı bir köşesi olsun isterim. Radyoda yorumlarını bekler oldum. Ve o günler de geldi, çattı. Radyoda Mustafa Abicim! diye başlayan, her bir ayağa ilişkin okumalarının kısa sürede müptelası oldum. Gerçi, Mustafa Abicim! diye başlayan cümlelerden, artık Mustafa Bey! diye başlayan cümlelere geçiş yapmış olsa da yine de okuduğu tahminlerin hastasıyım. Hatta Mustafa Bey’e okuduklarını tekrar ettirmeden, tahminini bir çırpıda bitirmesini de takdir ediyorum ama yine de radyoya bağlandığında Mustafa Bey’le ve bizle konuşmasını yeğlerim. Elindeki kâğıttan takım kadrolarını okuma modunda verilen tahminler, içinde onomastik çözümlemeleri içerse bile doğal bir iletişimin yerini tutmuyor.

Sevgi ve dostlukla,



AT KOŞAR BAHT KAZANIR
27/3/2009
Atasözleri ve deyimler sözlüğünde bulamadım, patenti kimindir bilinmez ama ben en çok Hasan Saydam’dan duydum bu veciz sözü: “At koşar baht kazanır”. At yarışı oynayıp ta bu sözü işitmemiş olan yoktur herhalde.

Yarış başlar, atlar koşar ve daha ilk ayakta yattığında kupon bir türkü tuttururum;

“talihim yok bahtım kara
böyle yarış batsın yere
kafasına vura vura yatan var mı benim gibi”

Bahtsız bedeviye dönerim adeta. Yatan kupona mı yanayım, aradığım feşmekân numaralı tahmin hattına ya da aldığım bültene ödediğim paraya mı? Yoksa bir gün daha ertelediğim hayale mi, yitip giden zamana mı? Hanginize kızayım, at sahibi, çalıştırıcı kardeş sana mı? Ata mı? Yol vermeyen, faul yapan, yer tutamayan, sprint mesafesini ayarlayamayan, kötü binen jokey kardeş sana mı? Söyleyin hanginize?

Hiçbirinize kızamam, kıramam sizleri. Kendime kızarım ve alırım ertesi gün koşacak bülteni, yeni hayallere dalarım. Aslında hata bendedir, kendi tuttuğum atı tek atamamışımdır, filanca ayağı gereksiz yere şişirmiş, filanca ayakta yazmam gereken bir atı gönülsüzce çıkarmışımdır. İnanın siz de kabahat yok. Siz çıkarın bülteni, okuyun ve iletin paralı hatlara tahminleri ben yarın yine sizi rahatsız edeceğim.

Şu forumlu at yarışı siteleri de iyi ki var. Ağlama duvarı gibiler mübarek. Kuponum yatınca, dalarım oralara. Sevinenler, üzülenler, küfredenler, komplo teorileri üretenler, birbiriyle didişenler, onu bunu boykot edenler, küsenler, teskin edenler vs. Dökerim ben de eteklerimden taşları, bir güzel rahat ederim.

Evet sevgili yarışsever, tahminsever, tahmincisever, forumsever, komplosever arkadaşlarım, sizi bilemem ama benim her günüm böyle geçiyor. Ama bir gün vuracağım voliyi göreceksiniz. Ne demişler; “At koşar baht kazanır”

Sevgi ve dostlukla, hoşçakalın.

Ö N E R İ Y O R U M
22/4/2009
Size çok geriye gitmeden bu yıl içinde gerçekleşen 6 koşudan bahsedeceğim. Ocak, Şubat ve Mart aylarından birer, Nisan ayından ise bir yarış gününde 3 ü birden. Hadi şu koşulara bir bakalım neler olmuş.

1. 07 Ocak 2009 Çarşamba Bursa 3.Koşu. Bu yarışı hiç hatırlatmak istemezdim ama hep birlikte hatırlayalım lütfen. Rahmetli Gürkan OKER’in kaza yaptığı koşunun sürdirek favorisi Olguner’di ve start görevlilerinin Olguner’i starta sokmak için yürüttükleri insanüstü! çabaya rağmen bu at start alamamış ve herkes Nevgül kazansın diye beklemeye başlamıştı. Çünkü Nevgül 1.90 ganyanla yarışın en fazla ganyan (EFG) olan atı durumundaydı. Koşuyu Deli Timur kazandı, Nevgül ise ikinci olabildi.

2. 10 Şubat 2009 Salı Adana 5. Koşu. O günün ağır favorisi Wolf Blood koşudan çıkınca, gözler EFG olacak atın kazanmasına çevrildi. O yarışı, kazanması beklenen atlardan Yellow Storm 1,65 ganyanla kazandı ama EFG oynanan at koşunun tahminlerde plase gösterilen safkanı Aydın Abi olmuştu 1,45 ganyanla. Wolf Blood’u tek atanlar kaybetti.

3. 28 Mart 2009 Cumartesi Adana 4. Koşu. Koşunun İnderesi ile birlikte ağır favorisi olan Koca Ayak’ın altılının başlamasına saniyeler kala yarıştan çıktığı haberi altyazı ile geçmeye başladı. Koca Ayak isimli atı tek atanlar için İnderesi’nin kazanmasını beklemekten başka yapacak hiçbir şey kalmamıştı. Yarışı plasede gösterilen Velvet Storm (1.85 ganyan ile) kazandı, EFG tahmin edildiği üzere 1.25 ganyan ile İnderesi çıkmıştı. Koca Ayak oynayanlar kaybetti.

4. 19 Nisan 2009 Pazar İzmir 3, 5 ve 6. Koşular. 3 üncü koşuda yarışın şanslı atlarından Gren Glove koşmadı, 1.60 ganyan ile EFG olan Thunder Hawk koşuyu 5 inci tamamladı. 5 inci Koşuda yarışın şanslı atlarından Woodmans Girl koşmadı, 1.80 ganyan ile EFG olan Miss Danger koşuyu 2 nci tamamladı. 7 nci Koşuda yarışın şanslı atlarından Gülzeycan koşmadı, 1.55 ganyan ile EFG olan Can Ece kazandı.

Bu hatırlatmalardan sonra, beni çok rahatsız eden ve sizleri de çoğunlukla mağdur ettiğini düşündüğüm en fazla ganyan (EFG) uygulamasını sorgulamak artık benim için şart oldu.

Bir koşuda üzerine en fazla ganyan satışı yapılan at; en fazla ganyan oynanan at ya da EFG olan at olarak tanımlanmaktadır. Çifte bahis, üçlü, dörtlü, beşli, altılı, yedili ve “n” li ganyan oyunlarının konulduğu koşularda en fazla ganyan (EFG) olan atın belirlenebilmesi için zorunlu olarak ganyan oyununun oynatılması gerekmektedir. Bu uygulamayı tartışmak için yalnızca bu bile yeterli olabilir. Düşünsenize, 1.000.000. TL’sı tevziinin olduğu bir yarış gününde bir koşuda oynanan 3.000-5.000 TL’lik ganyan havuzunda en fazla ganyan oynanan x at altılının kaderini bir anda değiştirebilmektedir. Manüplasyona açık bu modelin yerine derhal daha makul ve kabul edilebilir bir uygulamanın geliştirilmesi şarttır.

En fazla ganyan (EFG) uygulaması oyuna iştirak eden yarışseverlerin en çok tartıştıkları ve zaman zamanda mağdur olanların şikayetlendikleri bir husus olarak her daim güncelliğini koruyan bir olgudur. Bu yazıda, EFG uygulamasına ilişkin alternatif bir model, Kontenjan At Uygulaması Modeli (KAUM) önerilmektedir. Özellikle, çifte, üçlü, dörtlü, beşli, altılı, yedili ve “n” li ganyan oyunlarında bu modelin uygulanması en fazla ganyan (EFG) uygulamasına göre çok daha sağlıklı sonuçlar doğuracaktır.

Umarım bu öneri yarış kamuoyunda tartışmaya değer görülür ve uygulanabilir bir model olarak, belki de daha da geliştirilerek kullanılmaya başlanır. Ya da hiç olmazsa, yeni önerilerin hazırlanması ve tartışılmasının sağlanmasına öncülük eder. Evet, ÖNERİYORUM.

Kontenjan At Uygulaması Modeli (KAUM)

Kontenjan At Uygulaması Modeli (KAUM), koşularda her hangi bir nedenle start alamayacak atların yerlerine alternatif yani kontenjan atların işaretlenebilmesine imkan sağlayan bir modeldir.

Temel Kurallar:

- Kontenjan at uygulaması isteğe bağlıdır.

- Kontenjan at yazılmaması durumunda yarışsevere geri ödeme yapılmaz.

- Tek geçilen yani bir ata şans verilen ayaklarda iki adet kontenjan at yazılabilir

- İki ata şans verilen ayaklarda iki adet kontenjan at yazılabilir.

- İkiden fazla ata şans verilen ayaklarda koşan at ölçüsünde en fazla kuponda bulunan at adedinde kontenjan at yazılabilir.

- Ekürinin diğer atları kontenjan at sayılmazlar.


ÖRNEK UYGULAMA

40 TL’lik bir altılı ganyan kuponumuz var. Altılı ganyana dahil ayaklardaki at sayısı şöyle olsun: Birinci ayakta sekiz, ikinci ayakta ondört, üçüncü ayakta yedi, dördüncü ayakta yedi, beşinci ayakta oniki ve son ayakta onaltı at var. Kupon şöyle:

1 1 1 1 1 1
2 2 2 2 2
3 3 3 3
4 4 4 4
5 5

Yarışsever kontenjan atlarını kuponuna işaretleyerek, şans verdiği atın ya da atların start almaması durumunda mağdur olmamak istiyor.

İlk ayakta yazdığı beş atın yanı sıra, at çıkması ihtimaline karşı en çok şans verdiği atları kuponunun ilgili bölümlerinde sırası ile belirtir. Yani bir at daha yazabilseydi şans vereceği ilk at 8 nolu at ise önce onu, sonra mesela 7 nolu atı sonra da 6 nolu atı kuponunda işaretler.

İkinci ayakta yarışsever o ayakta koşacak ondört attan kuponuna yazdığı beş atın yanı sıra en fazla beş adet kontenjan at belirleme şansına sahiptir. İkinci ayakta 3 ve 4 nolu atlar yarıştan çıktığında kontenjan atlarından ilk iki sırada değerlendirdiği atlar kupona otomatik olarak dahil edilmiş olur. Üçüncü ve altıncı ayaklar da da bu örnekler doğrultusunda ve temel kurallara uygun olarak kontenjan atlar belirlenir.

Dördüncü ayak, bu kuponda tek geçilen ayaktır. Yedi atın start alacağı bu koşuda kuponun sahibi 1 nolu atı tek geçmektedir. Burada yarışsever temel kurallara göre tek geçtiği atın çıkması ihtimaline karşı iki adet kontenjan at yazabilir. Kuponunda 1 nolu ata alternatif olarak seçtiği iki atı öncelik değerlendirmesini yaparak kontenjan at olarak kuponuna işaretleyecektir.

Beşinci ayak, bu kuponda iki ata şans verilen ayaktır. Oniki atın start alacağı bu koşuda kuponun sahibi 1 ve 2 nolu atları yeterli görmektedir. Burada yarışsever temel kurallara göre iki at ile geçtiği bu ayakta iki adet kontenjan at yazabilir. Kuponunda 1 ve 2 nolu atlara alternatif olarak seçtiği iki atı öncelik değerlendirmesini yaparak kontenjan at olarak kuponuna işaretleyecektir.


Kontenjan At Belirlenmesi Halinde Yarışsevere Geri Ödeme Yapılacak Durumlar

- Tek geçilen ayaklarda; kontenjan atlarında start almaması durumunda (Yani üç atında koşmaması halinde) diğer ayaklar doğru tahmin edilsin ya da edilmesin kupon bedeli yarışsevere iade edilir.

Örnekteki kuponda, kontenjanda yer verilen iki atla birlikte 1 nolu atında yarıştan çıkması halinde diğer ayaklar doğru tahmin edilsin ya da edilmesin kupon bedeli yarışsevere iade edilir.

- İki ata şans verilen ayaklarda; kontenjan atlarında start almaması durumunda (Yani dört atında koşmaması halinde) diğer ayaklar doğru tahmin edilsin ya da edilmesin kupon bedeli yarışsevere iade edilir.
Örnekteki kuponda, Kontenjanda yer verilen iki atla birlikte 1 ve 2 nolu atlarında yarıştan çıkması halinde diğer ayaklar doğru tahmin edilsin ya da edilmesin kupon bedeli yarışsevere iade edilir. Kontenjan atlar dahil toplam dört attan 3 ünün yarış dışı olması halinde kupon bedelinin yarısı yarışsevere iade edilir.
- İkiden fazla ata şans verilen ayaklarda; kontenjan at yazılmasına rağmen oynanılan kupondan çıkan atların kontenjan atlarla ikame edilememesi durumunda eksilen atın kupona yüklediği maliyet kupon bedelinden düşülerek yarışsevere iade edilir.

Örnekteki kuponda, ilk ayakta ilk beş atı yazan yarışsever üç tanede kontenjan at belirlemişti. Koşan at adedi sekiz idi ve beş tanesini değerlendirmişti. Bu ayakta dört atın yarıştan çıkması halinde, kuponunda değerlendirdiği beş atın maliyetine katlandığı halde fiili olarak en fazla dört at koşmuş olduğundan, kupon bedeli olan 40 TL, fiili olarak 32 TL’ye düşecektir. Bu durumda 8 TL’nin yarışsevere ödenmesi gerekecektir.

Kontenjan At Uygulaması Modelinin (KAUM) Üstün Yanları

- Deklare olan atlardan bazılarının özellikle kupon yatırıldıktan ve koşular başladıktan sonra çıkmaları halinde doğacak olası mağduriyetleri gideren bir model olması.

- Yarışseverin kuponlarında alternatif atlara şans vermelerinin sağlanması.

- Yarışseverin ekonomik olarak kayıplarını önleyen bir model olması.

Kontenjan At Uygulaması Modelinin (KAUM) Zayıf Yanları

- Tüm teknolojik sistemin bu modele uygun olarak yeniden dizaynını gerektirmesi.

- Yarışsevere dağıtılacak tevzii miktarının koşuların tamamlanmasından sonra belirlenecek olması.

- Tutan kupon adedinin tespitinin biraz daha zaman alacak olması.

- Kupon doldurmadan oyun oynayanların yararlanabilmelerinin aşırı zaman alıcı bir süreç yaratacak olması.

- Kupon israfını arttırabilecek olması.

Sonsöz

Bu model yarış kamuoyunun takdirine iftiharla sunulur. Farklı gözler ve akılların değerlendirmesine ihtiyaç olduğu muhakkaktır. Hiç hata yapmayanlar, hiçbir şey yapmayanlardır.

Sevgi ve dostlukla,



TUTUNAMAYANLARA (BU YAZI YAYINLANMADI)
5/5/2009
Kısa bir süre önce yayın hayatına başlayan, tahminlerindeki dobralıklarının, inandıklarını aykırı da olsa bir çırpıda ve ikna edici bir yöntemle ifade etmelerinin ve gün sonu değerlendirmesi zahmetinin hakkını teslim ederek makul bir tahmin tutarlılığı yakalayan ve artık yoluna ücretli üyelik sistemi ile devam eden bir internet sitesinden çeşitli alıntılar yaparak oluşturduğum bu yazı da, sitede çeşitli zamanlarda yayınlanan hayata dair edilmiş lafları, günümüzün yönetim modelinin kullandığı edebi söylemleri, popülizm ve mağdur edebiyatından bazı örnekleri bulacaksınız. Benim 8 derste özetlediğim bu örneklemeleri, tutunabilmenin yöntemini hala bulamamış olanlara ithaf ediyorum.
“İki gündür tüm Türkiye'nin içi yanmakta. Bir an önce Muhsin Yazıcıoğlu ve yanında bulunan vatandaşlarımızın bulunması için dua ettik, geç de olsa Köylüler tarafından bulundular. Ancak beş kişinin yaşamını yitirdiği gerçeğiyle karşı karşıya kalındı, diğer bir kişinin akıbeti de belli değilmiş... Ateş elbette düştüğü yeri yakar ama bizler de çok üzüldük...”
“olmasaydı sonumuz böyle...
bir usta şair (Yusuf Hayaloğlu) yaşamını yitirdi. Allah rahmet eylesin.”
Ders 1- Farklı siyasi figürlere aynı tonda ve içtenlikle ağıtlar yakılarak, tüm toplumsal katmanlar aynı duygu ile kucaklanmalıdır.
“Umarım Yerel Seçimler milletimize hayırlı uğurlu olur...”
“Türkiye İspanya futbol maçını çoğunuz izlemişsinizdir. Öncelikle canla başla mücadele ettikleri için hepsine teşekkür ederim.”
Ders 2- Yerel ve ulusal olgulara uzak durulmamalı, gündem sıcağı sıcağına kavranılmalıdır.
“Rahatsızlık duyduğum bir durumdan bahsetmek istiyorum; biz bu yola çıkarken, sevgi ve saygıyı daima vurguladık. Birlik ve beraberliğimizi bu kavramların gücüyle sağladık... Ancak özellikle son zamanlarda birlik ve beraberliğimizin sarsıldığını gözlemliyorum. Çünkü isteyerek veya istemeyerek yapılan bazı davranışlardan dolayı düzenimiz bozulmaktadır...”
Ders 3- Birlik ve beraberliğimize kasteden iç ve dış mihraklar vurgusu unutulmamalıdır.
“İsteseydik, aylık 10 lira gibi bir ücret belirleyebilirdik... Eğer ki 10 lira gibi bir ücret belirleseydik, o zaman her gün bizlere tahrik mesajları atan hasta ruhlu insanların musallat olmasını önleyemezdik. Hatta bu olumsuz durumu daha da tetiklemiş olurduk ve sanki bizleri satın almışlarcasına bir havaya girmelerini sağlamış olurduk.”

Ders 4- Her ne yaptı isek, sizin için yaptık... Dikensiz bir gül bahçesi yaratma yolunda kimsenin dolduruşuna gelmedik…manasına gelecek benzeri söylemler zaman zaman yinelenmelidir.

“ ‘Bugünden sonra At Yarışları için Tahmin vermeyi sonlandırıyoruz’ deseydik; binlerce insanın, 'keşke' ile başlayacağı cümleleri duyardık. Böyle bir durumun olmaması için gereken ücreti belirledik.”

Ders 5- Halka hizmet hakka hizmettir… şiarını yükseltebilmek bir miktar katkı yapmanızı gerektiriyor, biz olmasak daha mı iyi olur sanki söylemi nasıl ama, etkileyici değil mi?

“Kalbi temiz olan herkes tahminlerimizden faydalanmaya devam edecek...”

Ders 6- Tahminlerden faydalanabilmek ve hatta altılı tutturmak için kalbin temiz olması gerekiyor ve yan gözle bakanlar, içinde şüphe ve fetbazlık barındıranlar Allaha havale ediliyor ve kendiliğinden sistem dışı bırakılıyor. Bu nasıl?

“Bunu kanıtlamak için yaptığımız iyilikleri dillendirecek karakterde bir insan olmadığımız için, 'bizi bilen biliyor' diyorum. Çok şükür onların dualarıyla ayakta duruyoruz.”

Ders 7- Artık, yeni süreçte bir miktarda paraları ile. Yola devam bee, artık kim tutar sizi…

“Şimdiye kadar tahminlerimizden faydalanmalarına rağmen, bundan sonra faydalanmak istemeyen herkese hakkımızı helal ediyoruz.”

Ders 8- Yola devam edemeyecek olanlarla gönülden helalleşilir ve bir gün bir yerlerde yeniden karşılaşabilme umudu bu helalleşmenin içine gizlenilir.

Fazla söze ne hacet! Halkımızın yönelim mantığını çözmüş, bu mecradan siyasi hayata geçiş yapsalar daha da başarılı olacaklarına inandığım bu gençleri kutluyorum. Yolunuz açık olsun.

Sevgi ve dostlukla…



KADININ ADI YOK
22/5/2009

“Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yârimiz
ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız …”

Nazım Hikmet’in Kuvâyi Milliye Destanında yukarıdaki dizelerle betimlediği kadınlarımız 5 Aralık 1934’de seçme ve seçilme hakkına sahip oldular ve 1935 seçimlerinde parlamentoya 18 temsilci yolladılar. Ulu önder, Türk kadınına verilen seçme ve seçilme hakkı vesilesi ile yaptığı konuşmada şöyle seslenmişti:

"Bu karar Türk kadınına sosyal ve siyasal hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir. Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki Türk kadınını artık tarihlerde aramak lazım gelecektir.”

O günlerden bugünlere gelindi. Toplumsal yaşamın birçok alanında kadınlar çok fazla öne çıkamadılar ya da çıkartılmadılar.

Yabancı yarış programlarında bayan jokeyleri hep birlikte izliyoruz. Shane Kelly, Hayley Turner, Amy Baker, Catherine Gannon, Holly Hall, Amy Ryan, Ann Stokell, Ashley Morgan vs. Bunlardan özellikle ikisi Shane Kelly ve Hayley Turner erkek rakipleriyle başa baş mücadeleler sergilemekteler.

Shane Kelly, son 5 sezonda katıldığı 2.642 yarış da 270 kez kazandı ve 1.098 kez tabelaya girdi.

Hayley Turner, son 5 sezonda katıldığı 3.128 yarış da 256 kez kazandı ve 1.138 kez tabelaya girdi.

Peki! Bizde durum ne? 16 Mayıs 1996 günü Bursa Osmangazi hipodromunda ilk resmi yarışına çıkan bayan jokey Zülfiye Bulut, 2006 yılının 29 Eylül’üne kadar süren 11 yıllık jokeylik yaşamında 101 koşuya katıldı ve bu koşulardan ikisini Vefasız Alem isimli Arap atı ile birini de Zeynek isimli Arap atı ile kazandı. 101 koşuda 15 kez tabelaya girebildi. 4 Eylül 2003 günü Gloria isimli dişi İngiliz atı ile ilk yarışına çıkan ve aynı ata bir kez daha bindikten sonra ortalıktan kaybolan Hülya Tabakçıoğlu’ndan sonra üniversiteli ve lisanslı ilk bayan jokeyimiz Meral Aybek’de 26 Eylül 2007’de Cansinan isimli Arap atı ile ilk yarışına çıkmış ve 4 Ekim 2008 günü Spartan isimli İngiliz atı beşinci olduğu ikinci yarışından sonra sırra kadem basmıştı. Her ikisi de tabelaya giremedi ve daha sonra şans da bulamadı.

Hadi birde amatör bayan binicilerimize bir bakalım. İçlerinde en eskileri Duygu Fatura Oluk. 25 Haziran 2006’da Hatay isimli İngiliz atıyla erkek amatör binicilere geçilmiş ve beşinci olmuştu. Daha sonra Peymane isimli İngiliz atı ile beşinci, Küçükgizcem isimli Arap atı ile ikinci olduktan sonra 15 Ağustos 2006 günü Mertbatur isimli Arap atıyla erkek rakiplerinin hepsini birden geçerek ilk birinciliğini elde etmişti. 2008 yılında sadece amatör bayan biniciler için düzenlenen 5 yarışın ikisini yabancı bayan biniciler kazanırken, 1 Kasım günü Taşkınınoğlu isimli İngiliz atı ile Özlem Arslanoğlu, 16 Kasım günü Arslanbeyim isimli Arap atı ile Zeynep Asu Böke ve 30 Kasım günü Hasan Mesut isimli İngiliz atı ile yine Özlem Arslanoğlu birincilik elde ettiler. 2 Mayıs 2009 günü Ankara 75. Yıl Hipodromunda sezonun ilk yarış günü idi ve günün ilk koşusu da amatör bayan binicilerin katılımı ile yapıldı, bu koşuyu Alsucan isimli Arap atı ile Aslıhan Centilmen kazandı. 21 Mayıs 2009 günü amatör bayan biniciler bu kez İzmir de sahneye çıktı ve bu koşuyu da en eski amatör binici Duygu Fatura Oluk, Boğaçhan isimli Arap atı ile kazandı.

Benim derlediklerime ilavesi olanlar varsa lütfen bildirsin, atladıklarım var ise şimdiden özür olsun.

Yarışçılığımızdaki bayan jokey envanteri iki elin parmakları toplamını bulmazken, yarış müessesesinde de tablo pek iç açıcı değildir. 2005 yılında Esra Atman ÖZYİĞİT Türkiye Jokey Kulübü Asli Üyeliğine kabul edilen ilk kadın üye olma onuruna eriştikten sonra bugün itibariyle TJK’da kadın asli üye sayısı yalnızca 3’tür. Esra Atman ÖZYİĞİT, İnci ÖZDEMİR ve Meliha ELİYEŞİL.

Sonuç; Yarışçılığımızda “Kadının Adı Yok”.

Türk kadınının aydınlık yüzlerinden Türkan Saylan’ı yitirdik. Işığı ile içimizi aydınlatan, gelecek umudumuzu yeşerten kocaman bir yıldız kaydı. Nur içinde yatsın.
Sevgi ve dostlukla…


TURBO, KAFKASLI VE DİĞERLERİ
16/6/2009
2 Mayıs 2009 Ankara 75. Yıl Hipodromunda ilk yarış günü. Beklenen büyük kapışma gelmiş çatmıştı. Yarışsever ikiye bölünmüştü hipodromda, Kafkaslı ve Turbo taraftarları neredeyse ağız dalaşına girmişlerdi ki, zilin çalmasıyla birlikte mum suratlı adamlar endişeyle atlarına bindiler. Bir an önce atlarını padoktan yarış mahalline doğru sevk etmenin telaşı içindeydiler. Yarış koşulmuş ve Turbo, herkesin merak ettiği soruya yanıtını vermişti. Bu kapışma sonrasında son noktayı koyan Kafkaslı’nın jokeyi Selim Kaya, 25 Mayıs Pazartesi günü akşamı katıldığı programda Turbo’nun mutlak hâkimiyetini ilan etti. 13 Haziran günü koşulacak ikinci büyük kapışma öncesi tansiyon biraz daha düşmüş, ancak yarışın mesafesinin 2400 metre olması, Dayala gibi kaçak bir atın yarışta olması acaba Turbo geçilir mi? sorusunu yeniden akla getirmişti. Ama genel kanı Turbo’nun geçilmeyeceği yönündeydi.

İlk kapışmada Turbo mu, Kafkaslı mı sorusunun cevabını arayan yarışsever, ikinci yarış da "Turbo ve diğerleri" gerçeğiyle tanıştı. 2 Mayıs günü 1600 metre çim koşusunda ortalıkta gözükmeyen, numara alamayan Dayala, yarışın hemen başında sanki 1200 metre’lik bir çim yarışının telaşı içinde korkunç bir tempo ile yarışın süratlenmesine yol açınca, Kafkaslı’nın ekmeğine yağı da sürmüş oldu. Tam da burada Dayala’ya ilişkin bir parantez açılmalı bence. Dayala, en son 4 yıl önce (26 Haziran 2005) 65.80 ganyanla çimde kazandığında, 17 at arasında net sonuncu sırada şans verilen bir at idi. Çimde en son tabelayı ise 3 yıl önce (20 Mayıs 2006) yapabilmiş ve o günden bu yana 16 kez daha çim piste çıkan Dayala 6 ncılıktan öteye hiç geçememişti. Çimde koştuğu toplam 34 yarış da sadece 7 tabelası olan ve yalnızca 2 kez kazanabilen, çimde tabela istatistiği % 20 olan bir atın son koşulan yarışta kendisi adına bir başarı sağlayamayacağı, hele de yarış da iki büyük şampiyonun olduğu da düşünüldüğünde imkânsızdı. Büyük yarışta Dayala’nın kazanandan 18 saniye geri gelip sonuncu olması sürpriz değildi, beklenmeyen bir durum da değildi, ama Turbo’ya ilk yenilgiyi tattırmanın en belirleyici aktörü olmuştu.

Yarışın son metrelerine benim açımdan limon sıkan, 9 numaralı Darbe’nin jokeyi Mehmet Kaya idi. Hipodromdaki dev ekrandan yarışın son anlarına bakmak istediğimde, önümden at cambazı Lorenzo misali geçen 9 numaralı atın jokeyinin gözü televizyon ekranında yarışa kilitlenmiş, son 50 metreyi ayakta ve büyük ekrandan izlemişti. Onun sevinç gösterisinden anladım Kafkaslı’nın Turboyu mağlup ettiğini. Sonrasında, Şeref Tribünün de kupa töreni heyecanı vardı, hipodromda ise soğuk bir duş etkisinin sonrası… Kuponu son ayakta, hem de en güvendiği yarışta yatmış olan yarışseverlerin haykırışları sürerken, telsizden şahısların etkisiz hale getirilmesi cümleleri geçerken, kupa töreninde, Kafkaslı’nın daha önce Ankara’da koştuğu 22 yarışın 16 sında antrenörü olarak imza atan Cengiz Tekin Köse, bu defa, koştuğu 37 yarışta Kaya Kaya’nın sahibi olarak bilinen son iki yarışta ise İlhan Güçlü adına koşan 9 numaralı gizli eküri Darbe’nin antrenörü sıfatı ile orada mutluluk tablosunun içinde kendisine yer bulmaktaydı. Bu muhteşem tabloya Dayala’nın ilgililerini de katsalar fena olmazdı diye düşünerek profesyonel duruşun, fair play ruhunun, abi/kardeş rekabetlerinin kahramanlarını selamlayarak, bu büyük başarıya (Turbo’yu mağlup etme başarısına) saygı duyarak hipodromdan ayrıldım…

Sevgi ve dostlukla,


GAZİ FAVORİM MONTE NEGRO
23/6/2009
Yine geldi çattı Gazi! At yarışı müdavimleri ve meraklıları için sonucu en merakla beklenen koşudur, Gazi Koşusu. Bu müthiş yarışın tarihine, kronolojisine, enlerine değinmeden kazanmasını beklediği safkanı ve gerekçelerini anlatacağım sizlere. Gazi’nin son provalarının yapıldığı, Sait Akson kapışmasının ve Rokoko’nun 2100 metrelik GR 1 koşuyu kazandığı 7 Haziran Pazar gününden bir gün sonra “Haftaya Bakış” programında Selim Kaya’nın Gazi’de Rokoko’ya binebileceği söylendiğinde, Monte Negro’ya Halis Karataş biner ve Gazi’nin, bir numaralı favorisi olur diye düşünmüştüm. Bugüne kadar ki gelişmeler, bendeki bu düşünceyi daha da pekiştirdi. Evet! Benim favorim ,çok sevdiğim Karabeyhan ile Duygulu’nun uçarı oğlu MONTE NEGRO. Yani Türkçe karşılığı ile “KARADAĞ”. Üzerinde de KARATAŞ olur ise, ne de yakışmışlar birbirlerine derim ancak. Peki, neden Monte Negro?

Sizlere, KARABEYHAN’ın İstanbul Veliefendi Hipodromunda 2400 metre çim pistte arka arkaya koştuğu üç yarışını hatırlatmak istiyorum. İlki, 13 Eylül 1998 Pazar günü GR 2 Enternasyonal Boğaziçi Koşusu idi ve kendisinden 2 yaş daha genç Trapper’ın 6 salise gerisinde baş farkı ile ikinci olmuştu. 14 gün sonra 27 Eylül’de koşulan GR 1 TJK Koşusunda Trapper’ın 4 salise, koşuyu kazanan Ortak isimli safkanında 10 salise gerisinde üçüncü olmuş ve 28 gün sonra da 24 Ekim’de GR 3 Fetih koşusunda Trapper’ın 4 salise gerisinde yine baş farkı ile ikinci olmuştu. Bu yarışlarını kazanamamış olmasına rağmen kazanan atlar kadar başarı gösterdiği, müthiş bir mücadele sergilediği yadsınamaz bir gerçektir.

İşte, Monte Negro’nun Miramis’e 4 salise farkla ve başla kaybettiği GR 3 Sait Akson koşusu, babasının kaybettiği ve yukarıda sıraladığım üç yarışı anımsattı bana. Gazi’de de benzer bir tablo çıkarsa şaşırmam. Ancak, Karabeyhan-Trapper yarışları ve son Monte Negro-Miramis finişi, beni bu yılki Gazi’yi bu çerçevede değerlendirmeye itti. Hemen şunu deyiverdim, Monte Negro, Karabeyhan’ı aşar da, acaba Miramis bir Trapper olur mu?

O yarışlarda Trapper’a imparator Süleyman AKDI binmiş idi, Miramis’e ise belki de geleceğin en büyük jokeylerinden birisi olacak Gökhan KOCAKAYA binecek. Halis Karataş’ın son yarışlarda binememiş olmasına rağmen daha önce 3 kez bindiği ve hepsinde de kazandığı Monte Negro, bence jokey değerlendirmesinde de öne çıkmakta. Evet! daha yüksek sesle söyleyebilirim, benim favorim MONTE NEGRO.

Burada bir parantez de DUYGULU için açmak gerekir. Tattersalls satışlarından 72.000 sterlin’e alınan bu DANEHILL kızının yarış hayatı pek başarılı olmasa da, oğlu Monte Negro’ya sınıfından çok şey katmış olduğunu düşünüyorum.

Sait Aksonda, Miramis ve Monte Negro diğer erkek rakiplerine net üstünlük sağladılar ve o yarışın üçüncüsü DEHA Gaziyi tercihlemedi, KV 10 koşuda ADONİS’e rakip olmaya çalışacak. Dişilerden de Rokoko ve Chi çok öne çıktı ve son noname GR 1 kısraklara mahsus koşuda diğer kızlara çok net üstünlük sağladılar. Gazi’nin bu dört atın dışına çıkmayacağını düşünüyor ve tüm atların ayaklarının düz basmasını diliyorum.

Peki feylesof Trakus ne diyor? Son Yarışlar itibariyle, en hızlı safkan Monte Negro 73.2 km/sn ile. Miramis 72.8 km/sn, Rokoko 69.2 km/sn ve Chi ise 68.2 km/sn hız yapmış. Son 100 metreyi Monte Negro 4,93 sn’de koşarken, Miramis 4,96 sn, Rokoko 5.25 sn ve Chi ise 5.30 sn’de koşmuşlar. Evet! Artık haykırabilirim, benim favorim Monte Negro. Ama bir tahminci edasıyla sonlayacak olursam:

“ Favorim Monte Negro olup ufak ve misli kuponlara tek olarak öneriyorum. Daha geniş kupon yapanlar, sırası ile bütçeleri elverdiği ölçüde Miramis, Rokoko ve Chi sıralamasını değerlendirebilirler. Bu dört safkan dışında at yazmak isteyenler, tuttukları, takip ettikleri atları yazsınlar ve GAZİ’nin keyfini çıkarsınlar. Herkese bol şanslar.”

Sevgi ve dostlukla,



ŞAMPİYON MİRAMİS
29/6/2009
83 üncü Gazi Koşusunu “MİRAMİS”, jokeyi GÖKHAN KOCAKAYA ile kazandı. Son 300’de “Distant Flight”ın içinden, Tugay ALICI’nın adeta iğnenin deliğinden “Çakılhan” ile akarak açtığı yoldan, emin fulelerle potaya süzülen “Miramis” 2009 yılının Şampiyonu olarak tarihteki yerini aldı. Koşu yaşamı boyunca ilk yarışı hariç, 12 yarışta birlikte start aldığı jokeyi ile 8 inci birinciliğine uzanan “Miramis”, hak ederek favori çıktığı yarışı lehine çevirmesini bildi. Yarış sonrasında, Ertül Cankılıç ve Halis Karataş’a kendisine kattıkları emek için teşekkürlerini sunmayı da ihmal etmeyen genç jokey, yarışseverlere ustalarının yolundan ilerlemeye devam edeceği mesajını verdi. Kısaca, devamlılık ve emek kazanmış oldu, çoklarının beklediği gibi bir sürpriz gerçekleşmedi. Tebrikler “Miramis”, tebrikler Gökhan Kocakaya.

Bir kocaman alkış da bu büyük mücadelenin tek apranti binicisi Tugay Alıcı’ya. Son dönemde parlayan yıldızı ile yarışseverin en güven duyduğu biniciler arasında sayılan Tugay Alıcı, 21 inci sırada şans verilen “Çakılhan” ile muhteşem bir finişe imza attı ve ikinciliği dünyanın bir numarası sayılan Dettori’li “Chi”den söke söke aldı. Bravo sana da Tugay Alıcı.

Peki! gün nasıl başlamıştı ve nasıl bitti, hadi gelin kısa bir değerlendirme yapalım.

“Kafkaslı”yı en son “Turbo”yu mağlup ettiği Ankara’da bırakmıştık. Günün programları günler öncesinden netleşmiş ve “Kafkaslı”nın Bursa’da, “Turbo”nun da İstanbul’da koşacağı belli olmuştu. Tahmin edildiği üzere “Kafkaslı” Bursa’da günün kalesi idi. Yarış öyle bir başladı ki! Ayhan Kasar’ın atı “Zigana” uzak ara fark yaptı, ganyan bayiinde yarışseverler haşır huşur sesler çıkartarak, birbirlerine pel pel bakarak panik halinde ellerindeki bültene daldılar. “Kafkaslı” ve “Zigana” eküri miydi? En son 25 Kasım 2007 günü eküri koştuklarında “Kafkaslı-Güncanhan-Zigana-Saltukhan” dörtlüsü 1,05 ganyanla koşmuş ve “İzbatur”u mağlup etmişlerdi, antrenörleri de “Zigana”nın şimdiki sahibi Ayhan Kasar’dı. Bu ikilinin eküri koşmadıklarını ya da gizli eküri koştuklarını anlayınca, homurtu ile gözlerini muhtemel tablosuna çevirdiler: “Zigana”nın ganyanı 180,6 kuruştu. Yarışın ikinci yarısı koşulmaya başladığında ikincilikte giden 106,85 kuruş ganyanlı “Sönmezalp”in jokeyi Çetin Ok şöyle bir arkayı kontrol etti ve hadi bana eyvallah dediğinde, gözler birinciliğe odaklanmış “Sönmezalp”de değil, Pegasus misali uçarak geleceği düşü kurulan şampiyon “Kafkaslı”daydı. Daha önce “Kafkaslı” ile 3 kez kazanan Ömer Kaya Gazi gününde büyük bombayı Bursa’dan patlatarak, İstanbul programında ve özellikle Gazi Yarışında kendisini arayan yarışseverlere adeta ben buradayım dedi. Bilmem hatırlayacak mısınız geçen yıl bir yarış koşulmuştu, Marmara depreminin 9 uncu seneyi devriyesinde! Veliefendi’yi ne sallamıştı ama Ömer Kaya. “Çelikkan”la “Ayabakan”ı ve dolayısıyla Halis Karataş’ı uyutmuş, 10 yarış koşup hiç geçilmeyen “Ayabakan”, 106,85 kuruş olmasa da 14,75 kuruş ganyanlı sonuncu ata geçilerek ilk kez mağlup olmuştu. Kaderin cilvesi diyelim artık. Yarın, öbür gün bir televizyon programına Remazan Kaya bağlanır, yarışseverlerden özür diler ve yarış içinde “Kafkaslı”nın ya da Ömer Kaya’nın yaşadığı bir talihsizlikten bahseder, bunun gibi durumları artık kanıksamış olan yarışsever de bağrına taş basar ve canın sağolsun bee “Şampiyon” der, geçer gider.

Bursa’da morali bozulan yarışsever, Gazi Koşusuna ve İstanbul’da koşulacak diğer yarışlara odaklanmakta zorlansa da, mükemmel programın büyüsü ile çok geçmeden duruma adapte oluverdiler. Günün ilk açık yarışı KV-10 Arjantin Jokey Kulübü koşusunda eküri koşan Selim Kaya ve Halis Karataş yarışın son iki sırasını alsalar da, Halis Karataş, iki kardeşden “Sabırlı” ile GR 1, küçük kız kardeş “The Rising” ile de GR 2 Zübeyde Hanım Koşusu olmak üzere art arda iki koşuyu kazanmasını bildi. Gaziye iki tane GR 1 koşu kalmıştı, Kısrak Koşusu ve Anafartalar Koşusu. Bu iki koşuyu ise Selim Kaya, “Live Well” ve “İnvincible Son” isimli atlarla kazandı. Özellikle Selim Kaya’nın “İnvincible Son” ile “Berathan”ı müthiş bir mücadele sonrası mağlup ederek kazanmış olduğu koşu sonrasında, Süleyman Akdı’nın Turbo-Kafkaslı yarışı sonrası söylediği “Şampiyonlara saygı duyulması gerekir” lafını ima ederek koşu içerisinde verilen taktiği bir türlü uygulayamadığını ve şartların hiç hesap edilmemiş durumları yaratması sonucu kendi inisiyatifi ile koşuyu kazandığını ifade etmesi ve “kazanmasından çok, şampiyon atının geçilmemiş olmasını” önemsemiş olduğu vurgusunu yapması altı çizilmesi gereken önemli bir detaydı.

Gazi Koşusu sonrası koşulan iki açık yarışı ise Sihirbaz Jokeyimiz Halis Karataş kazandı. Halis Karataş, KV-10 koşuyu “Deha” ile, günün Araplara mahsus tek koşusu olan GR 2 Enternasyonal Ali Rıza Bey Koşusunu da beklenildiği gibi Şampiyon “Turbo” ile kazanarak günü 4 birincilik ile kapadı.

Güne noktayı koymadan, daha önce centilmen bayan binicilere mahsus yapılan koşuların, Gazi Koşusu Gününde amatör ve profesyonel bayan binicilerin birlikte yarıştıkları bir formata sokulduğunu, daha önce at binemediklerini ifade eden ve bayanlara özgü olarak düzenlenen koşularda yer almak isteyen profesyonel jokey lisansı olan bayan jokeylerin ise isteklerine ulaşmış olduklarını gördük. Bunun da kendi içinde bir adaletsizlik taşıdığını düşünüyor olmama rağmen, mevcut bayan binici envanteri ile daha fazlası yapılamazdı sanırım. Tam da bu noktada, arzu eden amatör bayan binicilere daha çok imkanlar yaratılarak eğitim vb. taleplerin TJK tarafından karşılanabilir olması yolu ile bu sınırlı envanterin geliştirilmesi ve başka genç bayan biniciler tarafından rağbet görmesi sağlanabilir diye düşünmekteyim. Bu arada, yarışın başlarında “Pusula” isimli attan düşen Meral Aybek’in umarım ciddi bir sağlık sorunu oluşmamıştır.

Günü değerlendirdiğimde ise usumda yalnızca şu isimler kaldı: Miramis- Kafkaslı-İnvincible Son-Turbo-Gökhan Kocakaya-Tugay Alıcı-Halis Karataş-Selim Kaya- Ömer Kaya-Meral Aybek.

Sevgi ve dostlukla,




HAFTAYA BAKIŞ

10/7/2009
Bir dönem abonesi olacak sıklıkta takip ettiğim ve hala bir türlü atmaya kıyamadığım haftalık at yarışı ve spor dergisi “YARIŞÇI” kadar olmasa da, zaman zaman edinmeye çalıştığım “YARIŞ DÜNYASI” dergisinin 799 uncu sayısı 6 Temmuz Pazartesi günü çıktı. Daha çok elektronik ortamda izleyebildiğim için bu imkânı sağlayanlara teşekkürü borç biliyorum. Son sayıda yer alan ve elektronik ortamda da yayınlanan iki yazı çok ilgimi çekti. Şu anda, bu yazıyı okuyanları, dergiyi almaya eğer edinemiyorlarsa elektronik ortamda izlemeye davet ediyorum.

Derginin bu son sayısında yer alan “Atçılığın Medyasında Olmayı Marifet Sayanlara Öncelikle At Sevgisi Aşılanmalıdır” başlıklı yazıda gördüğüm ve daha önce de başkalarına yönelik olarak rastladığım sinirlilik halinin de ötesinde ki, kişileri infaza dönük agresif tutumun beni bu defa çok şaşırttığını itiraf etmeliyim. Derginin önceki sayılarında da benzer şekilde, TJK TV’de program yapan, çeşitli görev ve sorumluluklar üstlenen kişilere ilişkin yazılanları okuduğum da, insan neden bu denli acımasız yazılar yazar ki diye! düşünür, bilmediğim ya da algılayamadığım gerekçelerinin olabileceğine yorar, çok da üzerinde durmazdım. Ama bu defa, üstelik ikidir acımasızca eleştirilen adamın daha düne kadar bu dergide yazılar yazan birisi olması ve eleştirinin bence ötesine de geçerek, hatta eleştirilen kişinin, eleştirildiği üslubunun bence kat kat fazlası bir üslupla infaz edilmesi, ne yalan söyleyeyim benim içime dokundu. Yarışseverin, tıpkı bültenleri, web sayfalarını takip ettiği gibi ilgiyle izlediğini sandığım bu programları acımasızca infaz etmek, programcıları yerden yere vurmak yerine, onları motive edici şeyler yapılmasının daha doğru bir yaklaşım olacağını düşünmekteyim.

Diğer yazı ise, Atahan ZİLCİOĞLU’nun “Gazi Koşusu; Bir Cumhuriyet Geleneğidir” başlıklı yazısı idi. Sait Akson ve dişilere mahsus isimsiz GR 1 koşunun olduğu 7 Haziran Pazar günü ve Gazi Koşusunun yapıldığı 28 Haziran Pazar günü yarışseverler tarafından oynanan “ALTILI” oyunlarının detaylı verilerini içeren bu yazı için yazara teşekkür etmek istiyorum. Bu ve benzeri verileri zaman zaman “tjk.org” adresinden yayınlamak çok mu zor acaba? Sitemim TJK’ya!

Atahan ZİLCİOĞLU’nun yazısında ki detaylı çözümlemelere ve değerlendirmelere aynen katılmakla birlikte, bu veriler ışığında hazırladığım tabloları ve değerlendirmelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Tablo 1
7 HAZİRAN 2009
(SAİT AKSON-KISRAKLARIN İSİMSİZ GR 1 YARIŞI) (Birim Fiyatı 5 kuruş Olan Altılı)

Kupon (TL) Bilet Sayısı % TL %
1-2.5 72.044 0,27 120.427,95 0,04
2.5-5 64.996 0,25 241.404,00 0,09
5-10 58.911 0,22 416.555,85 0,15
10-25 47.568 0,18 727.446,35 0,27
25-50 13.698 0,05 461.175,50 0,17
50-100 4.781 0,02 318.754,60 0,12
100-250 1.798 0,007 254.319,70 0,09
250-500 310 0,001 101.931,10 0,04
500 üstü 114 0,0004 79.899,30 0,03
TOPLAM 264.220 2.721.914,35


Tablo 2
28 HAZİRAN 2009 (GAZİ GÜNÜ)
(Birim Fiyatı 10 kuruş Olan Altılı)
Kupon (TL) Bilet Sayısı % TL %
1-2.5 67.874 0,20 119.276,20 0,03
2.5-5 74.485 0,22 285.939,10 0,06
5-10 75.143 0,23 546.239,80 0,12
10-25 76.639 0,23 1.187.790,20 0,25
25-50 24.654 0,07 844.356,30 0,18
50-100 9.953 0,03 667.106,30 0,14
100-250 4.197 0,01 599.039,60 0,13
250-500 686 0,002 229.127,10 0,05
500 üstü 312 0,0009 219.152,10 0,05
TOPLAM 333.943 4.698.026,70

Tablo 3
Birim Fiyata Bağlı Değişim
Kupon (TL) Bilet Sayısı Değişim % TL Değişim %
1-2.5 4.170 AZALMIŞ 0,06 1.151,75 AZALMIŞ 0,009
2.5-5 9.489 ARTMIŞ 14,5 44.535,10 ARTMIŞ 18
5-10 16.232 ARTMIŞ 27,5 129.683,95 ARTMIŞ 31
10-25 29.071 ARTMIŞ 61 460.343,85 ARTMIŞ 63
25-50 10.956 ARTMIŞ 80 383.180,80 ARTMIŞ 83
50-100 5.172 ARTMIŞ 108 348.351,70 ARTMIŞ 109
100-250 2.399 ARTMIŞ 133 344.719,90 ARTMIŞ 136
250-500 376 ARTMIŞ 121 127.196 ARTMIŞ 125
500 üstü 198 ARTMIŞ 174 139.252,80 ARTMIŞ 174
TOPLAM 69.723 ARTMIŞ 26 1.976.112,35 ARTMIŞ 73

Değerlendirmelerim;

1- Altılının birim fiyatı ister 5 kuruş ister 10 kuruş olsun, 1-2,5 TL aralığında oyun oynayanların tevziye katılım oranı yaklaşık 120.000 TL tutarında. Bu miktar 100-140 bin TL bandında sabitlendirilebilir. 1-2,5 TL aralığının birim fiyat esnekliği sıfır düzeyindedir.

2- Altılı Kuponu için ödenen parasal aralıkların neredeyse tamamında kupon adedi değişimi ile oynanan oyun tutarı değişimi aynı düzeydedir.

3- Tablolarda yer alan (1-2,5) TL aralığı dışındaki tüm aralıklarda hem oynanan kupon adedi, hem de oynanan oyun tutarı bağlamında olumlu bir birim fiyat esnekliğinden bahsetmek mümkündür.

4- (10-50) TL aralığında oyun oynayanlar bu sistemin üzerine kurulduğu temel kitle olarak ortaya çıkmaktadır. Birim fiyat 5 kuruş iken de 10 kuruş olduğunda da hasılatın yaklaşık % 43.5 ini oluşturan bu aralık, sistemin orta direğidir. Hedef kitle bu miktar aralığı olmalıdır.

Bu değerlendirmelere ilave olarak şu bilgiyi de aktarmak ve sonrasında noktayı koymak istiyorum. Tablo 1’de yer alan verilerin yarışsevere parasal dönüşü 46 TL olmuştu. Yani birim fiyatı 5 kuruş üzerinden oynanan 7 Haziran 2009 günlü İstanbul Yarışlarının talihlileri 46 lira kazandılar. Bilet adedini bu rakama böldüğümüzde 264.220 biletin 29.554 ünün yani % 11.2 sinin doğru kombineyi bulduğunu görüyoruz. 50 TL ve üzeri oyun oynanan 7.003 biletin kombineyi bulmuş olsa bile zarar ettiği ortadadır. Tablo 2’de yer alan verilerin yarışsevere parasal dönüşü ise 205 TL olmuştu. Bilet adedini bu rakama böldüğümüzde 333.943 biletin 12.434 ünün yani yalnızca % 3.7 sinin doğru kombineyi bulduğunu görüyoruz. 250 TL ve üzeri oyun oynanan 998 bilet doğru kombineyi bulmuş olsa bile zarar ettiler.

Sonuç; Kazanç miktarı beklentisi arttıkça altılı oyununa hem oynanan bilet sayısı hem de oynanan oyun tutarı düzeyinde katılım artmaktadır. Programın niteliğine göre birim fiyatlarda ki değişkenliklere paralel olarak oyun oynayanların esnekliklerindeki dinamizm göstermektedir ki, TJK bu değişimi sürekli izlemeli ve doğru stratejilerle yönlendirmeye devam etmelidir. Değinmeden geçemeyeceğim en acı gerçeklik ise, oynanan toplam oyun tutarının yalnızca yarısının yarışsevere dağıtılıyor olmasıdır. Tüm bu verilerin en acı göstergesi de sanırım budur.

Sevgi ve dostlukla,

AT YARIŞINDA KISMETİN OLACAK
23/7/2009

Bu yazı bulunamadı, bulunduğu vakit yayınlanacak.

10 Haziran 2010 Perşembe

Eküri koşmak üzerine notlar

Bilindiği üzere KAYADÜNYASI’nın eküri uygulaması yada uygulamaması, kamuoyunda sıklıkla dile getirilir. Sanırım bu eküriden parasal olarak en çok mağdur olunan gün geçen yıl CAHİDE KOŞUSU’NUN yapıldığı 10 Temmuz günüdür. O günü bir hatırlayın, bir kere o günkü altılıyı bulabilen bir babayiğit çıkmadı ve altılı tevzii miktarı olan 1,2 trilyon lira devretti.
Koşuyu kim kazanmıştı? ESERYEL. Tam 26,85 ganyan ile kazandı hem de.
Koşunun ikincisi kimdi? BERŞAN. Yarışın plasede şans verilen atlarından biri. Yani 3-4 atla geçen herkeste BERŞAN vardı ama ESERYEL yoktu.
Bu iki kısrakta KAYADÜNYASI’nın atları değil mi? Evet, ancak eküri koşmuyorlardı.
Peki bu iki at bu yıl birlikte kaç kez start aldı? 4 kez. 5 Mayıs 2010 Çarşamba günü İstanbul’da KV-6 Nurettin Karaca koşusunda, 2 Mayıs 2010 Pazar günü Şartlı-5 koşuda, 18 Nisan 2010 Pazar günü KV-6 koşuda, 3 Nisan 2010 Cumartesi günü Şartlı 4 koşuda.
Peki geçen yıl CAHİDE KOŞUSU’nda olduğu gibi yine gizli eküri mi koştular? HAYIR. Bu dört koşuda da bu atlar eküri idiler.
Peki son bir soru: Eküri oldukları bilinen bu atların, geçen yıl eküri koşturulmamalarından dolayı mağdur olanların hakkını kim, nasıl ödeyecek? Elbette hiç kimse.
Bu ne menem iştir, zaten at yarışları başlı başına bir zorluk içeriyor, kafamızda dolaşan binlerce tilki arasına bir de KAYADÜNYASI’nın topyekün, atları, at sahipleri, antrenörleri ve jokeylerini katıp bir programı değerlendirmeye kalktığımda bana bazen fenalıklar geliyor. Şimdi, yukarda paylaştığım olaya benzer olayların farklı tarihlerde, farklı biçimlerde yarattığı mağduriyetlerin bir kısmına daha yer vermek istiyorum.
11 Ocak 2008
Günlerden Cuma, bir İzmir yarış günü. Altılının ikinci ayağının neredeyse sürdirek favorisi Cengiz Tekin Köse’nin antrene ettiği 2,20 ganyan ile KAYADÜNYASI’nın eküri atları Aytencik ve Battalkaya ikilisidir. Peki altılıyı 170 milyara taşıyan sürprizi bu ayakta hangi at yaptı biliyor musunuz? Aynı antrenörün Kaya Kaya adına koşan ve gizli eküri olan Kurukaya, hem de 36,70 lira ganyanla, koşunun net sonuncu atı. Hatırlatayım bu yarışın favorisi de aynı antrenörün Kadriye Kaya adına koşan atları (Aytencik ve Battalkaya Ekürisi) idi.
28 Temmuz 2008
Bursa koşularında altılı ganyan 14 milyar verdi. Günün üçüncü ayağında 1,05 ganyanla sürdirek favori olan Dağyudan ve Ferzan ekürilerinin yıkılması altılıyı zıplatan önemli bir unsurdu. Ekürilerin ciddi rakibi Mehmet Kaya’nın bindiği Kayadünyası atlarından Bahtım idi ancak oda eksik koştu ve yarışı sondan ikinci sırada şans verilen gizli eküri Ömercik Ömer Kaya ile ve 9,65 ganyan ile kazanmıştı. Favorileri Bahtım ile yıkanlar Kayadünyasının eküri koşmaması nedeniyle Ömercik gelince bahtlarına bir kez daha küstüler.
5 Ekim 2008
Bursa koşularında altılı ganyan 38 milyar verdi. Bu miktara ulaşmada KAYADÜNYASI’nın da elbette birazcık payı oldu. Çok değil ama, haklarını yemeyelim. Beşinci ayakta ilk iki sırayı Burak Akyol’un antrene ettiği gizli eküriler aldı. Kazanan Remazan Kaya’nın Rodekaya’sı idi 11,25 ganyan ile. İkinci ise Şeşper oldu, koşunun plase atlarından birisi idi ve ailenin jokeyi Ömer’de bu atın üstünde idi. Ganyanı 4,85 idi. Koşunun favorisi 1,95 ganyanla Depreşen idi ve burada favoriyi yıkanlar elbette Kaya’ların Şeşper’ini kuponlarına yazdılar ve eküri koşmamalarından ötürü yine mağdur oldular.
31 Mayıs 2009
Pazar Bursa koşularında yedili plase 14 milyar verdi. Yedili plasenin ilk ayağını Ziganakaya kazandı 14,05 ganyan ile. Koşuda gizli eküri idi ve eküri olarak koşan Duraner ve Kuzeyrüzgarı 4 lira ganyanla koşunun plase atları idiler. İkinci olan Çeliksömek’de sürpriz olduğundan yedili plase kafadan paraya gitti ve Kayadünyası burada da yapacağını yapmış oldu.
6 Ağustos 2009
3 yaşlı Arapların Şartlı 5 yarışında 9 at start alıyor. Mehmet Ali Pakel’in antrene ettiği KAYADÜNYASI’nın 3 atı farklı at sahipleri adına koşuyor. 1,20 lira ganyan ile Kaya Kaya adına Kayrahan, 8,30 lira ganyan ile Ayhan Kasar adına Çetintürk ve 28,35 lira ganyan ile Remazan Kaya adına Gurbetkaya yarışıyor. Koşunun net sonuncu atı olan gizli eküri atlardan Gurbetkaya, aprantisi Halil Kalınyılmaz ile koşuyu kazanıyor. 8 at yazan bendeniz kısa bir şok geçiriyorum, benim altılım bile anlayacağınız bu ayaktan gümlüyor. Ne diyelim, az hesap yapmışız!
23 Nisan 2010
3 yaşlı Arapların maiden yarışında 10 at start alıyor. KAYADÜNYASI’NIN tam 5 atı start alıyor. Aslıatlı ve Aylahanım eküri diğer 3 at ise gizli eküri. Eküriler koşunun ağır favorisi. Peki sizce koşuyu kim kazanıyor? Gizli ekürilerden Kafadengikaya 25,60 ganyanla kazanıyor. Neyse ki altılı dışı koşu olduğu için çok fazla can yanmıyor.
Valla o kadar çok yarış ve mağduriyet vardı ki, dile getiremediklerimi de siz yazın, başkaları yazsın, benden bu kadar…
Sevgi ve dostlukla,
Hakan Dilmen

DENEME

PADOKTV 10 Haziran 2010 Perşembe günü itibariyle deneme yayınlarına başlamıştır.